Tefekkür

Sevap Değil Marifet Avcılığı

📌Tilavet etmiş olduğumuz Kur’an ile tabii ve sıradan gördüğümüz,cansız ve ölü gözüken mevcudat zihnimizde manayı harfi ile hayatlanıp,manalanıyor ve kendilerine yüklenen ve hiç bir şekilde kendilerinin yapamayacağı vazifeleri hakkıyla ve eksiksiz yerine getirerek Sanii’ni anlattığını anlıyorsak Kur’an’ın iman eğitiminden nasibimizin olduğunun alametidir.
📌Yoksa Kur’an’ı kelamen okuyup ota ot gibi, dağa taş gibi bakıyorsak Kur’an’ın iman eğitiminden nasibimiz olmadığı anlamına gelir. Elimizde de cüz-i bir sevap diye ifade edilen kazanç kalır ki kaybettiğimizin yanında kazanç bile sayılmaz.
📌Kur’an okurken hedefimiz ve niyetimiz sevap avcılığından ziyade marifet avcılığı olmalı.
📌Kur’an, ayetleri ile mevcudatın tesbihatını fark etmemizi sağlar. Kur’an-ı Kerim’i bu şekilde okuyan Furkan-ı Hakîm okumaya başlar. Kur’an’ın iman eğitimine girip imani bir farkındalığı yakalayan kişi 400.000 çeşit ayetten oluşan Kitab-ı Kebir-i Kainatı tefekkür eder. Böylece hem yatay yani sevap cihetiyle, hemde dikey iman ve terakki cihetiyle öyle bir kazanç elde eder ki “bir saat yani anda bin sene nafile” ibadete eş değerdir.