Namazın Daveti Ezan Mı?
📌Camide Hoca namaz tahşidatı yaparken samimiyetinden “ezan Allah’ın davetidir? Seni günde beş defa çağırana nasıl gitmezsin?” Şeklinde bir ifade kullandı ve sosyal medyada çokça kullanılan bir dil.
📌Bu yaklaşım örfi manada doğru ve hakikat ama maalesef Kur’an’ın iman eğitiminden mahrumiyetle unuttuğumuz bir hakikat namazın daveti ezanla başlamadığıdır.
📌Namaz vakitleri var edenin varlık sahasında insanı merkeze alarak yapmış olduğu mühim bir inkılab başı, azîm bir tasarruf-u İlahî o tasarruf içinde ihsanat-ı külliye-i İlahiyenin birer makesinin azami gözükme zamanıdır.
📌Fıtraten kendine ihsan edene prestij eden, kemale yani kusursuzluğa meftun olan ve Cemal yani nihayetsiz güzelliğe âşık olan insan varlık sahasında var oluş üzerinde fani eşya üzerinde gözüken onlara ait olmayan ve kendine temas eden ihsan,kemal ve cemalin kaynağına karşı teşekkür etme ihtiyacının halen, kelamen, fiilen ifade edilmesidir.
📌 Manayı fehme yakınlaştırmak için
Bir misal size sürekli ihsanda bulunan her ihtiyacınızı karşılayan kemalatta zirve ve gücünü de bildiğiniz birinin size yapacağı davet reddedilemez ve mutlaka icabet edeceğiniz bir davet haline gelir.
📌İşte Kur’an muhatabını öyle bir tahkiki iman eğitimine tabi tutar ki varlık sahasında nihayetsiz Cemal ve Kemal ve ihsan sahibi Zât’ı insanın nazarına şuuruna tanıttırır. Bu süreç sonrası namaza emrolunur ki insaniyeti tefessüh etmemiş biri için bu eğitimden sonra namaz zorlama değil zorunluluk haline gelir ve o zaman ezan kişinin dünyasında çok büyük bir önem kazanır.
📌O yüzden namaz vahyin başlamasından yaklaşık 9 yıl sonra emrolmuştur.
📌Maalesef bu süreci atladığımız için namazımızı yarım yamalak suhre gibi kılıyoruz. Neslimizi de bu eğitime tabi tutmadan namaza zorluyoruz. Ve yine bu şuuru yüklemediğimiz insanlara slogana dayalı “Ezan davettir” diye namaz anlatıyoruz.
📌Var oluşu benlik penceresinden müşahade edip ihsan,cemal ve kemali kendinden ve varlıktan bilenin teşekkürleri esbaba gider. Dolayısı ile namazda gözü olmaz ki ezanda kulağı olsun.
