Tefekkür

Hayme Sultanlar İçeri

Hayme Sultan… diziler vesilesi ile çoğumuzun yeni tanıdığı veya hatırladığı nam-ı değer “Devlet Ana”. ERTUĞRUL GAZİ’nin annesi OSMAN GAZİ’nin babaannesi. İki dava adamını yetiştiren büyüten bir anne. Her güçlü dava adamının arkasında onu destekleyecek, arkasını toplayacak ve erkeğin eksik kalan veya yapamadığı vazifeleri sırtlayacak, davanın şuurunda olan bir dava kadını olmalı. O zaman için “otağı” bugün için “evi” derleyip toplayacak çocuğunu veya torununu o davaya göre yetiştirecek dava kadınları olmalı. Bugün gerek İfsad komiteleri gerek devlet eli ile kadınları sosyal hayata teşvik etmekle aile hayatı manevi açıdan çok büyük bir şekilde tahrip ediliyor. Avrupa medeniyetinden alınan derslerle kullanılan süslü laflar ile üç beş yıllık siyasi çıkar için aile hayatının direği olan kadınlar dünya hayatına çekiliyor. Dünya hayatına çekilen annelerin en büyük davası da dünya ve dünyalık kazanma veya dünyevi makamlarda terakki olunca ortaya şuursuz tek derdi dünya ve dünyevi zevklerden azami istifade edip tatmin olmak isteyen bir nesil çıkıyor. Bediüzzaman Kuran ve Hadislerden almış olduğu dersle “insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun vâlidesidir. ” diyerek, kadının bu asır nefisperestlerinin zahirde pasif gördüğü fakat hakikatte çok önemli ve aktif olan rolüne dikkat çekiyor. İslam dini ve ümmet şuuru ve bunlara hizmet bir davadır. Bu dava şuurunu anlayacak ve nesillere bunu ders verecek Hayme anneler gibi kadınlar lazımdır. O yüzden “haydi kadınlar dışarı” değil “haydi kadınlar Hayme Sultanlar vazife başına içeri” düsturu esas olmalı. Toplumun kadının bilek gücüne değil aile içinde ki İslami şuur ile beslediği gönül gücüne ve yetiştirdiği Ertuğrul Gaziler , Osman Gazilere ihtiyacı var.